BOŞANACAĞIMIZI ÇOCUĞUMA NASIL SÖYLEYECEĞİM?

Her birey farklıdır ve hayatı farklı şekillenir. Hayatın yönünü değiştiren olaylar vardır ve bu olaylardan biri de evliliktir. Evlilik, muhakkak çok dalgalı geçen bir süreçtir. Kişiler kimi zaman çok mutludur, kimi zaman çok heyecanlıdır kimi zamansa çok üzgün ve kızgındır.

 Duyguların değişimiyle birlikte evliliğin gidişatı da değişir.Kimi evlilikler ömür boyu sürerken kimi evlilikler 5 ayda, 1 yılda, 6 yılda, 10 yılda hatta 20 yılda bile sonlanabilmektedir. Bazen boşanmak, evli kalmaktan çok daha sağlıklı olabilmektedir. Çünkü bireyler evli kaldıkları müddetçe kendilerini daha çok yıpratacak, birbirlerine hayatı zindan edeceklerdir. Hele ki ortada çocuk/çocuklar varsa, asıl karanlık günler onlar için oluşacaktır.

 Bu durum, olumsuz yönden baktığımızda gerçekleşecek bir durumdur. Belki de kişilerin gördükleri, evde bulunan bir sehpanın üzerindeki bir toz parçası kadar küçük bir sorundur.

 Küçük bir farkındalık, küçük bir söz, küçük bir adım o toz parçasını üflemeye yetecektir belkide. Bilemiyoruz.

 Diyelim ki, bir aile var ve ebeveynler boşanma kararı aldılar.Ortada çocuk ya da çocuklar var. Çocuğumuza bunu nasıl söyleyeceğiz? sorusu akla gelen ilk sorulardan biridir.

 Bilindiği üzere her yaşın farklı gelişimsel özellikleri vardır.Bir olayı ya da durumu anlatırkende çocuğun yaşını göz önünde bulundurarak anlatırız.

Öncelikle ebeveynler neden boşandıklarının farkında olmalıdır.Bunu çocuklardan önce mantıklı ve açıklayıcı bir şekilde kendilerine söylemelidir. Birisi neden boşanıyorsunuz? sorusunu sorduğunda kendilerince açıklayıcı bir cevabı olmalıdır. Dolayısıyla bir şeyleri sorgulayıp net bir cevap oluştuktan sonra çocuğa söylenmelidir.Farz edelim ki tüm bu evreler oldu ve bitti. Gelelim çocuğa nasıl söyleyeceğimize…

 Boşanma haberini çocuğa verecek kişi anne-babadır. Araya başka kişileri sokmak pek de doğru değildir. Çocuk bunu anne ve babadan duymalıdır.

 Yaşlara göre anlatımda farklılıklar olacaktır. Hangi yaşta olursa olsun verilecek en temel mesaj şudur: Ben senin annen veya babanım. Bu gerçeği hiç bir şey değiştiremez. Bizim yerimiz başka bir şeyle doldurulamaz. Annenin ve babanın yapması gerekenler farklıdır ve birbirini tamamlayıcı niteliktedir.

Biz ayrılmaya karar verdik.Bu ayrılığımızın sebebi şu ve senin sorumluluğunda olan bir şey değil. Bu konuda asla kendini suçlu hissetme. Seni terk etmiyoruz. Birbirimizle yine görüşeceğiz, vakit geçireceğiz.Yalnız kalmayacaksın. Evet, hayatında bazı değişiklikler olacak ama bunun üstesinden birlikte geleceğiz.

 Ebeveynlerin gerek sözleriyle gerekse davranışlarıyla verecekleri mesajın içeriğini bu oluşturmalıdır. Çünkü çocuklar ilk aşamada kendilerini suçlayabilir, terk edileceklerini düşünebilirler. Benim yüzümden boşanıyorlar diye düşünebilir,boşanmayı kabullenemeyebilir. Bu doğal, beklenilen bir tepkidir çünkü küçük çocukların gelişim özelliği olan benmerkezcilik hakimdir. Küçük yaşlarda çocuklar, etrafında olup bitenlerin kendisinden dolayı olduğunu, bütün olayların kendisine göre şekillendiğini ve herkesin gözünün onun üzerinde olduğu düşünür.

Sonrasında ebeveynlere küsme ve kızma gibi davranışlar sergileyebilir. Çocuğa, bu seninle ilgili bir durum değil, boşanmamızın sebebi biziz, sen değilsin. Üzüldüğünün ve bize kızdığının farkındayım,bu yüzden ben de üzgünüm. Burada değişecek olan şey seninle olan ilişkimiz değil, annenle/babanla olan ilişkimiz.

Sen her zaman bizim çocuğumuz olarak kalacaksın ve seni aynı şekilde sevmeye devam edeceğiz denilmelidir. Sözlerin yanı sıra çocuğu anlamak, dinlemek ve anladığınızı ona göstermek de bu durumun bir parçasıdır. Çünkü çocuk, sadece kendi anne ve babası boşanıyormuş gibi düşünerek yalnızlık hissedecektir. Bundan dolayı çok üzgün olacaktır.

Çocuğu daha iyi anlamak ve duygularını paylaşmak adına çeşitli sorular sorulabilir.

· Seni en çok üzen şey nedir?

· Şu anda neler hissediyorsun?

· Hayatında nelerin değişeceğini düşünüyorsun?

· Hangi konular seni endişelendiriyor ya da korkutuyor? gibi…

Sorularla birlikte, duyguları anlamak da önem teşkil etmektedir.Üzgün hissettiğinin farkındayım, şu an öfkelisin, kızgınsın gibi duygu yansıtmaları yapılabilir.

Çocuğa boşanma konusunu anlatırken diğer ebeveyni kötüleyecek cümleler kullanmamaya özen gösterilmelidir. Ortada haklı-haksız ya da suçlu-suçsuz yoktur. Sadece bir sorun vardır ve bu şekilde çözüme kavuşacağı belirtilmelidir.

Boşanma bir aile krizidir ve bu kriz mutlaka hem anneyi hem babayı hem de çocuğu etkileyecektir. Önemli olan bu durumla nasıl başa çıkıldığıdır. Ailenin profesyonel psikolojik desteğe ihtiyacı vardır. Anne ve baba hem kendisi hem de çocukları için bu desteği almalıdır.

Profesyonel destekle birlikte, yakın çevrenin desteği de önemlidir. Teyze, hala, dayı, amca,nine ve dede gibi akrabaların ve arkadaşların desteği, çocuk için bu süreci biraz daha kolaylaştıracaktır. Ayrıca çocuğun temel yaşam alanlarından biri olan okulda da gerekli önlemler alınmalı ve destek sağlanmalıdır. Okuldaki rehber öğretmene ve sınıf öğretmenine konuyla ilgili bilgi verilmelidir. Öğretmenler de okulda gereğini yapmalı, çocuğun arkadaşlarıyla birlikte ona destek olmalıdır. Gerekirse psiko-eğitimler düzenlenmelidir.

 Boşanma krizi, bu şekilde yavaş yavaş aşılabilir. Ebeveynlerin çocukları için biraz anlayış ve sabır göstermeleri beklenmektedir. Çocukların penceresinden bakmak onlara farklı bir bakış açısı sunabilir. Sonuç olarak bu karar aile içindeki tüm bireyleri etkileyen bir karardır.

Sağlıklı olan karar ne ise o uygulanmalıdır.

Psikolojik Danışman Tuğba Bayram

Yazar Hakkında Tüm Yazıları Yazarın Web Sitesi

Selçuk Tokaç

Bir cevap yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *


*